Öz-disiplin; şu anda istediğiniz şeyle, en çok istediğiniz şey arasında bir seçim yapmakla ilgilidir.
Öz-disiplin, irade yönetimi, öz-denetim ya da oto-kontrol birbirlerinin yerine kullanılan kavramlardır ve aşağı yukarı aynı anlamı ihtiva etmektedirler. Duygusal zekanın bir boyutu olarak da değerlendirilen öz-disiplin, hazzı erteleme becerisi olarak da ifade edilebilir ve tatmin edici bir yaşam için hayati öneme haizdir. Öz-disiplin, akademik başarının yanı sıra stresi yönetme konusunda, hedeflere ulaşmada, olumsuz yaşam olaylarıyla başa çıkmada ve sosyal yaşamda anahtar rolü oynayan bir kavram olarak karşımızda durmaktadır.1
Stanford Üniversitesi’nden Mischel Walter 1960’lı yıllarda anaokulu öğrencileri üzerinde bir deney yapmıştır. Marshmallow Deneyi olarak psikoloji literatürüne geçen bu deneyde, anaokulu öğrencileri zor bir ikilemle karşı karşıya bırakılmışlardır. Marshmallow çocukların sevdiği ve karşı koymakta zorlanacakları bir çeşit şekerlemedir. Deneyde çocuklardan bir şekerleme seçmeleri istenmiş ve araştırmacı kısa bir işi olduğunu ve odadan çıkması gerektiğini ifade etmiştir. Bu sırada çocuğa tek marshmallowu yiyebileceğini ancak kendisi gelinceye kadar bekleyebilirse iki tane yiyebileceğini ifade etmiştir. Çocukların şekerlemeyi yememek için büyük mücadele verdikleri gözlenmiştir. Deneyde çocukların bekleme ve hazzı erteleme süreleri, tek şekerlemeyi yiyip yemedikleri ya da iki şekerlemeyi yemeye hak kazanıp kazanmadıkları gibi bilgiler kaydedilmiştir. Walter, 1968-1974 yılları arasında 550 çocuğu bu deneye tabi tuttuklarını ve bu çocukları kırklı yaşlarının ortalarına kadar takip ettiklerini ve her on yılda bir durumlarını değerlendirdiklerini ifade etmektedir. Halen de bu değerlendirmelerin devam ettiğini söylemektedir. Bu tür çalışmalara boylamsal araştırmalar adı verilmektedir. Uzun yıllar takip gerektiren bu çalışmalar bilimsel anlamda da çok değerlidir ve insan davranışını anlamamıza yardımcı olur. Deney sonucunda, hazzı erteleme süresinin yükselmesiyle paralel olarak, öğrencilerin akademik başarılarının daha yüksek olduğu, vücut kitle indekslerinin daha düşük olduğu, öz-saygılarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunların dışında, hazzı erteleme süresi yüksek olan çocukların ilerleyen yaşamlarında, hedeflerine ulaşmada daha azimli oldukları, hayal kırıklığı ve stresle daha iyi başa çıkabildikleri, kişilerarası ilişkilerinin daha iyi olduğu görülmüştür. Yine hazzı erteleme becerisine sahip çocukların yetişkin olduklarında bağımlılık ve obezite gibi konularda daha iyi durumda oldukları gözlenmiştir. Marshmallow testi, insanların hazzı ertelemeyi nasıl başarabildiklerini ve baştan çıkarıcı şeylere karşı nasıl direnebildiklerini incelemek için bir araç olmuştur. Bu deney bize hazzı ertelemenin ve daha genel anlamıyla irade kontrolünün yaşamdaki başarı ve mutluluk için temel belirleyicilerden birisi olduğunu göstermektedir. Bu deneyin detaylarının anlatıldığı ve yorumlandığı kitap “Marshmallow Testi” adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir, okumanızı tavsiye ederim. İrade kontrolü ile ilgili olarak önemli farkındalıklar kazandıracak bir eserdir.
Öz-disiplin sahibi olmak, hayattaki en büyük başarılardan birisidir. Çünkü irade kontrolündeki başarı, hayatın pek çok alanındaki başarının da bir belirleyicisi konumundadır. Disiplinli olmak zahiren acı verici, zorlayıcı ve güç bir iş olarak görülse de alışkanlık haline geldiğinde uzun vadede ödülleri fazlasıyla tatmin edicidir. O yüzden de başlıkta da belirtildiği üzere Buda’ya göre büyük mutluluğu küçük mutluluğa tercih etmek en büyük bilgeliktir.
Öz-disiplin ve Öz-saygı
Öz-saygı; bireyin kendisinden hoşnut olması, kendisini sevmesi, yeterli hissetmesi ve kendisine güvenmesi ile karakterize bir kavramdır. Bu itibarla da mental sağlık açısından kritik bir kavramdır. Öz-saygı, durduğumuz yerde gelişen bir psikolojik özellik değildir. Altının dolu olması gerekmektedir. Yani kendini sevmenin, kendine değer vermenin ya da yeterli hissetmenin bir gerekçesi olmalıdır. Öz-disiplin ya da irade kontrolü işte bu gerekçelerden birisidir. Şöyle ki, herhangi bir konuda disiplinli davrandığınızda kendinize saygınız artar. Sözgelimi egzersiz yapmaya karar verdiniz ve aylardır disiplinli bir şekilde egzersiz yapıyorsunuz. Ya da sağlıklı beslenme konusunda aylardır özenli bir şekilde bu kararınıza uyuyorsunuz. Kitap okumaya karar verdiniz ve koyduğunuz hedef doğrultusunda uzun süredir kararınızı uyguluyorsunuz. İçten içe bu disiplinli davranışlarınız kendinizle gurur ve kıvanç duymanıza neden olur ve kendinize saygınız artar. Öz-saygınızın artmasının da sayısız faydası vardır.
İrade Kontrolü ve Başarı
Marc Dingman “İşte Beyniniz” adlı kitabında, hayatımızın bir alanında kendimize hâkim olmanın, diğer alanlarda da hâkim olmaya yardımcı olduğunu söylemektedir. Yani öz-disiplin, yeterlilik duygumuzu ve yanında umudumuzu da artırarak hedefe yürüme konusunda bize yardımcı olabilmektedir. Hayatın bir boyutundaki öz-disiplinli davranışımız ve sonucundaki başarı, başka alanlarda da başarılı olabileceğimiz konusunda motive edici olacaktır. Bu durum “öğrenilmiş güçlülük” olarak da ifade edilebilir. Tecrübe ile kazanılmış bu kaynak, yeni başka konularda sebat etme ve hedefe ulaşma konusunda oldukça değerlidir. Öz-disiplin, adım adım yeni hedeflere yürürken yoldaşımız olacaktır. İrade Terbiyesi adlı kitabın yazarı Jules Payot’a göre, tüm başarısızlıklarımızın neredeyse tek nedeni irade zayıflığıdır2.
Öz-disiplin ve Mutluluk
Öz-disiplin ve mutluluk ilişkisi iki yönlü olarak ele alınabilir. İlki, disiplinli olmak, kısa vadeli ve geçici hazlardan ziyade, daha kalıcı mutluluğa ulaşmayı sağlar. Stoacı felsefenin önde gelenlerinden Epiktetos bu durumu, “Aceleye getirilmiş hazları değil, sabır dolu tatminkârlığı seçin. Bir şey size anlık haz mı getirecek yoksa gerçek ve uzun süreli bir tatmin mi sağlayacak? Ucuz heyecanlar ile anlamlı ve uzun süreli ödülleri ayırt etmeyi öğrendiğinizde yaşam kaliteniz değişecektir” diyerek ifade etmektedir. İkincisi ise, genel olarak mutlu olduğunuzda daha disiplinli davranabilirsiniz. Mutsuz, keyifsiz ve bitkin hissettiğiniz zamanlarda, irade yönetimi konusunda zorluklar yaşarsınız. Hem mutsuz hem disiplinli olmak kolay değildir.
Öz-disiplin ve Özgürlük
Öz-disiplin sahibi olmak, görünüşte kısıtlayıcı ya da özgürlüğü engelleyici bir durum gibi görünebilir. Sonuçta bir konuda disiplinli davrandığımızda pek çok başka şeye “Hayır” deme durumunda kalırız. Ancak gerçekte öz-disiplin sahibiysek gerçekten özgür olabiliriz. Çünkü irade kontrolü ile ilgili sorunumuz varsa arzularımızın ve ruh halimizin kölesi oluruz. Bu bir nevi bağımlılık davranışlarına benzer. Herhangi bir bağımlılığı olan kişi özgür değildir. Yaşamını, zaman yönetimini, parasını hatta ilişkilerini bile bağımlı olduğu şeye göre ayarlamak zorundadır. Öz-disiplin sahibi olmak, duygularımızı kendi lehimize kullanmamıza ve olumsuz ruh hallerinden çabucak sıyrılmamıza yardımcı olacaktır.
Öz-disiplin ve Sorumluluk
Yaşamımızın ve seçimlerimizin sorumluluğunu almak, hayatta bulunduğumuz yer ve konumu belirlemektedir. Değişimin gerçekleşebilmesinin ilk koşulu davranışlarımızın, kararlarımızın ve seçimlerimizin sorumluluğunu almaktır. Eğer bulunduğumuz durumla, yaşadığımız sıkıntılarla ya da mutsuzluğumuzla ilgili olarak sürekli dış faktörlere odaklanıyorsak, birilerini suçluyorsak değişim sağlamamız ve ilerlememiz mümkün değildir. Bunun yerine mevcut durumumuzun büyük oranda bizimle ilgili olduğunu ve bu durumu ancak bizim değiştirebileceğimizi kabul edersek ilerleyebilir ve gelişebiliriz. Bu da yine öz-disiplinle ve irade kontrolüyle mümkün olabilecektir. Sanırım sormamız gereken en temel soru şudur: Gelecekte olmak istediğim yere şu anki öz-disiplin düzeyimle ulaşabilir miyim?
İrade Kontrolü ve Sağlık
Öz-disiplin sahibi bireyler sağlık açısından da avantajlı kişilerdir. Çünkü günümüz dünyasında sağlıklı yaşamanın yolu öz-disiplinden geçmektedir. Dünya zararlı ama keyifli ayartıcılarla ya da baştan çıkarıcılarla doludur. Sağlıklı beslenme, yeterli uyku, egzersiz yapma, zararlı alışkanlıklardan (sigara, uyuşturucu vs.) uzak durma gibi pek çok şey irade kontrolü ile alakalıdır.
Bir karakter gücü olarak da ele alınan öz-disiplin, diğer mental beceriler gibi geliştirilebilecek ve öğrenilebilecek bir beceridir. İdeal olanı bu becerinin küçükken kazanılmasıdır. Ancak yetişkin olduğumuzda da her şey bitmiş değildir. Bu tür beceriler yetişkinlikte de öğrenilebilir. Öz-disiplinin nasıl geliştirilebileceğini başka bir yazıya bırakarak bugünkü yazımızı Jules Payot’un sözleriyle bitirelim: “İnsan, irade yönetiminin paha biçilmez bir değer olduğunu zamanla öğrenecektir. Hayattan ne istediğiniz, ne olacağınız ve hayatta oynayacağımız rol buna bağlıdır.”
Tayfun Doğan
Küçükyalı / İstanbul
1Mischel W. (2014). Marshmallow Testi: Otokontrolde Ustalaşmak. Pegasus Yayınları.
2Payot, J. (2018). İrade Terbiyesi. Ediz Yayınevi.
Tayfun Hocam, günaydın..”Öz Disiplin” konulu yazınızı ilgi ve beğeni ile okudum. Konuyu genel okuyucu kitlesinin anlayacağı sade bir dilde çok güzel işlemişsiniz. Tüm emeklerinize değmiş. Öz-disiplin kavramı ile ilişkili olarak; saygı, sorumluluk, irade kontrolü ve özgürlük kavramları birbiri ile çok iyi entegre edilmiş,okuyanı yormayan, aksine okuyanı konunun içine çıkan harika bir yazı ortaya çıkmış. Çok teşekkür ediyor, sağlıklı ve mutlu yeni bir hafta diliyorum.
Teşekkür ederim Celalettin Bey. Selam ve sevgilerimle… 🙂